8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm kadın meslektaşlarımıza ve ülkemizin her köşesinde var olma mücadelesi veren kadınlarımıza kutlu olsun!
8 Mart yıllardır ekmek ve gül, eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren kadınların ortak mücadelesinin bir mirasıdır. Bu mirası yeni kazanımlarla ileriye taşımak ise hepimizin görevidir. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm kadın meslektaşlarımıza ve ülkemizin her köşesinde var olma mücadelesi veren kadınlarımıza kutlu olsun.
Eklenme Tarihi: 02/11/2011
Toplumun tüm kesimlerinin hızla yoksullaştığı ve bu yoksullaşmanın her geçen gün can yakıcı bir biçimde yüzümüze çarptığı bir dönemden geçiyoruz. Bu manzara içerisinde kadınlar, ekonomik olarak mağduriyetlerinin yanında son dönemde hissedilir bir biçimde artan cinsiyetçi politikalarla birlikte 8 Mart`ı kutlamaya hazırlanıyorlar. Her gün gördüğümüz kadın cinayetleri haberleri ve yeni dönemin kadına bakışının "güzide" örneklerini yansıtan açıklamalarla birlikte bu sene 8 Mart kadınlar ve herkes için çok daha anlamlı.
New York`ta 8 Mart 1857`de yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart`ın Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmesinin üzerinden hayli zaman geçti. O günden bugüne kadınlar toplumsal hayatta ve aile hayatında önemli haklar elde etmiş olsa da, sorunun basit bir hak eşitliği sorunu olmadığı açıktır. Kaldı ki ülkemizde hak eşitliği konusu bile, deyim yerindeyse bir adım ileri, iki adım geri biçiminde devam etmektedir. Yeni Torba Yasa ile güvenceli çalışma tarihe karışırken işsizlik her geçen gün daha da artıyor. Bu durum kadınların çalışma hayatındaki yerlerini yitirmelerine ve daha fazla eve kapanarak sosyal yaşamdan soyutlanmalarına yol açıyor. Ya da en ucuz işgücü olarak insanlık dışı biçimlerde çalışmaya mahkum ediliyorlar. Yoksulluk en çok kadınların hayatını değiştiriyor ve en çok onları eziyor.
Bizim meslek alanımızda ise kadın inşaat mühendisleri, tüm inşaat mühendislerinin %10`undan daha az bir kesimi oluşturmaktadır. Bunun en önemli nedeni, İnşaat mühendisliğinin uygulama alanlarının genel olarak erkek egemen ilişkilerin belirleyici olduğu bir alan olmasıdır. Son yıllarda çok hızlı olmasa da kadın mühendislerin sayısı artmaya başladı. Özellikle üniversitelerde bunu gözlemek mümkündür. Ancak kadınlar, daha mesleğe ilk atıldıkları anda cinsiyetçi uygulamalarla ve cins ayırımcılığıyla yüz yüze gelmektedirler. İlk karşılaştıkları cins ayrımcılığı iş ilanlarıdır. İş ilanlarında işe alım kriterleri kadınları bu alandan dışlarken, kadınlar işe girmeyi başardıklarında da meslek alanlarında kendilerini var edebilmek için mücadele vermek zorunda kalmaktadırlar. Kendi meslek alanlarında iş bulamadıklarında da-ki bu önemli bir kesimi ifade etmektedir- meslekleri dışında işlerde çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Kadınlar cins ayrımcılığıyla hem daha işe girmeden hem de çalışma hayatında karşılaşmaktadırlar. Bu sorun kadınların en önemli mücadele alanlarından birisini oluşturmaktadır.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen kadınların sesleri artık daha gür çıkmaya başladı. Kadın örgütleri gündelik hayatta daha aktif ve etkin bir biçimde yer alıyorlar.
Kadın cinsine yönelen saldırılara ve toplumda yaşadıkları her türlü eşitsiz yaklaşıma karşı kadınlar, eşit yaşam hakkına sahip olabilmelerinin önündeki engelleri kaldırmak için her yerde; mahallede, meslek alanında, kentte yeni örgütlenme alanları ve dayanışma biçimleri yaratarak, kendi eşitlik ve özgürlük taleplerini yükseltmelidir. Kadınlar ve kadınların sosyal yaşamda yer almaları-kadınlardan başka herkesin konuştuğu bu dönemde- en çok önem verilmesi gereken konulardan birisidir.
8 Mart yıllardır ekmek ve gül, eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren kadınların ortak mücadelesinin bir mirasıdır. Bu mirası yeni kazanımlarla ileriye taşımak ise hepimizin görevidir. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm kadın meslektaşlarımıza ve ülkemizin her köşesinde var olma mücadelesi veren kadınlarımıza kutlu olsun.