ETHEM SARISÜLÜK ANKARA?DA VURULDUĞU YERDE ANILDI
Gezi Direnişi sırasında 1 Haziran günü Ankara?da polis Ahmet Şahbaz tarafından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük, ölümünün 3?üncü yılında vurulduğu yerde anıldı. Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri çağrısıyla yüzlerce kişi Sarısülük?ün vurulduğu Güvenpark?ta bir araya geldi.
Eklenme Tarihi: 02/06/2016
Ethem Sarısülük Ankara`da vurulduğu yerde anıldı
Gezi Direnişi sırasında 1 Haziran günü Ankara`da polis Ahmet Şahbaz tarafından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük, ölümünün 3`üncü yılında vurulduğu yerde anıldı. Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri çağrısıyla yüzlerce kişi Sarısülük`ün vurulduğu Güvenpark`ta bir araya geldi.
Anmada konuşan Ethem Sarısülük`ün annesi Sayfi Sarısülük, "Bizi bu hale katil Tayyip getirdi. Artık diyecek bir şey bulamıyorum, sadece ben oğlumu çok özledim. Onun ellerini tutmayı özledim" dedi.
Anne Sayfi Sarısülük`ün ardından Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Özgür Topçu okudu.
Sarısülük ailesinin avukatı Kazım Bayraktar ise Ethem Sarısülük`ün komünist, devrimci ve genç bir işçi olarak ezilen halkların, işçi sınıfının, kadınların ve doğanın birikmiş öfkesini temsil ettiğini ifade etti.
Anma, müzik dinletisiyle son buldu.
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri adına Özgür Topçu`nun yaptığı açıklamanın tam metni:
HAZİRAN DİRENİŞİNİ 3. YILINDA SELAMLIYORUZ
BURADAYIZ BİRARADAYIZ?
3 yıl önce Gezi Parkı`nın talana açılmasına karşı bir avuç insan tarafından başlayan inatçı direniş, Türkiye`nin hemen tüm illerine yayılan bir halk isyanına dönüştü. Mesele sadece ?üçbeş ağaç` değildi. Bu ?üçbeş ağaca` dahi göz koyan neoliberal açgözlülüğe, kentlerin ve doğanın hayasızca talanına, emeğin vicdansızca sömürülmesine ve tüm bunları gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyulan sınır tanımayan zorbalık ve despotizme karşı biriken öfkenin patlamasıydı.
Sadece uzun yıllara yayılan toplumsal edilgenliğin kulak çınlatıcı bir çığlıkla parçalanması bile rejimin tüm dengelerini altüst etti. Ortak bir program etrafında buluşup kökleşemediği, sağlam bir örgütsel karakter kazanamadığı için süreklileşmiş bir toplumsal harekete dönüşemedi belki. Ama o, artık hiçbir şeyin eskisi gibi yürüyemeyeceğinin tarihe düşülmüş görkemli bir şerhi olarak hak ettiği yeri aldı.
Haziran`da sokakları terk etmeyen kadınlar o alanlarda devşirdikleri özgüven ve cesareti kadın cinayetlerine karşı giderek kitleselleşen bir mücadelenin harcı kıldılar.
Yaratıcılıklarıyla belleklere kazınan gençler, yılların neoliberal bireyci kültüründen Haziran`ın kolektivizm ırmağında yıkanıp arınmaya çalıştılar. Ethem`lerde simgeleşen gözü peklik ve adanmışlıkla tanıştılar.
Talepleriyle ve örgütlü bir şekilde Haziran`ın parçası olamayan fakat fiilen onun gövdesini oluşturan işçi sınıfı, şimdi karşı karşıya olduğu büyük saldırılara karşı bir yol açmaya çalışıyor. Geçen yılki metal fırtınası günlerinden de hatırlayacağımız gibi yaptığı her hamle kırılsa da bu arayış yeni patlamaları mayalıyor alttan alta?
Haziran tüm toplumun ruhunu yıkayan, özgürleştiren tertemiz bir havaydı. Bunu hep birlikte yaşadık gördük. En ciddi handikapları bile eriterek bir arada olduk. Tarihsel gericilik birikimi gibi bir zincir bile o iklimde azımsanmayacak oranda eriyerek, halklar arasında Haziran`ın yarattığı o temiz havaya şimdi her açıdan daha fazla ihtiyacımız var. Bölgesel bir savaşın eşiğinde, eşi benzeri görülmemiş bir göç dalgasının gölgesindeyiz. İnsana, insanlığa herhangi bir nesne muamelesinin yapıldığı hoyratlıkların...
Kürt sorununda çözüm sürecinin geldiği nokta, Savaş, yıkım, perişanlık, gözyaşı, göç ve ölümdür. Yaratılan çatışma ortamı, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması ile de körüklenerek nefret ve duygusal kopuşa dönüşmektedir.
Dokunulmazlık ile ilgili düzenleme geçici olduğu için hırsızlık, yolsuzluk gibi suçlara karşı dokunulmazlık zırhı bundan böyle de devam edecektir.
Yani; bütün bu süreç bir aldatmacadan ibarettir.
İşçi sınıfı simsarlık bürolarıyla ilgili son düzenlemeyle tüm tarihsel kazanımlarının gasp edilmek istendiği büyük bir saldırıyla karşı karşıya. Bu saldırı kıdem tazminatının tamamen gaspı, emeklilik yasasının değiştirilmesi ve diğer gasplarla birleşerek derinleştirilmek isteniyor. Onlarca yıla yayılan saldırılar şimdi büyük bir sıçramayla tamamlanmak isteniyor!
Kapitalizmin o kanlı yüzü iş cinayetleriyle açığa çıkmaya devam ediyor. Her işçi cinayetinde Haziran`ın en ön saflarında korkusuzca dövüşerek ölümsüzleşen Ethem yoldaş Emeğin Yumruğu`nun tarihsel zorunluluğunu bir kez bir kez daha hatırlatıyor. Toplumsal çürümenin ulaştığı boyut ve bu çürümeyi derinleştiren politikalar artık burnumuzun direğini sızlatacak kadar keskin bir koku yayıyor. Kadın cinayetleri, taciz-tecavüz saldırısı hız kesmediği gibi çocukları bile içine alan bir derinleşmeyle sürüyor.
Doğanın talanı her derenin önüne kurulan HES`lerle, Cerattepe`de altın madeniyle ve iktidarın rant projeleriyle gözü dönmüşçesine sürüyor. Cerattepe`de kurulan barikatlar, ışıklı meydanlar ve halkın dayanışmacı, birleşik ve örgütlü mücadelesinde haziran günlerini gördük bir kez daha. Burjuva devlet tüm bunları sürdürebilmek için zorbaca bir biçimde rejimi değiştirmeyi tek seçenek olarak görüyor. En küçük bir basın açıklaması bile polis zoruyla sindirilmeye çalışılıyor.
Bizi nefessiz bırakan, boğan bir cendereye dönüşen o kadar çok şey var ki... Her biri yeni Haziran`ların tarihsel bir zorunluluğa dönüştüğünü hatırlatan...
Haziran İsyanı, başka bir dünya özlemini sokak sokak, barikat barikat dile getiren bir direnişti. Direniş içerisinde toprağa düşen gençlerimiz ise başka bir dünya özleminin ve iradesinin sembolü oldular.
Şimdi o günlerden daha karanlık bir tabloyla boğulmak isteniyoruz. Fakat biliyoruz ki en karanlık anlardan fışkırır hayatın aydınlığı, renkleri. Şimdi Haziran`daki o anlamları kana kana içmeye, çoğaltmaya dün olduğundan daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Bizde bu güç var ve bu sokaklar yine Ethem`lerin cesareti, tutkusu ve aydınlık yürekleriyle ışıyacak.
ANKARA EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ