İMO Ankara Şubesi Genel Kurulu ve Seçimleri Yapıldı

İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 23. Olağan Genel Kurulu, 17 Şubat 2018 Cumartesi günü İnşaat Mühendisleri Odası Kongre ve Kültür Merkezi?nde yapıldı. Seçimler ise 18 Şubat 2018 Pazar günü Mimar Kemal İlköğretim Okulu?nda yapıldı.

Eklenme Tarihi: 20/02/2018

İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 23. Olağan Genel Kurulu, 17 Şubat 2018 Cumartesi günü İnşaat Mühendisleri Odası Kongre ve Kültür Merkezi`nde yapıldı. Seçimler ise 18 Şubat 2018 Pazar günü Mimar Kemal İlköğretim Okulu`nda yapıldı.

İMO Ankara Şubesi 22. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Selim Tulumtaş`ın açtığı Genel Kurul Divan üyelerinin seçilmesiyle başladı. Oy çokluğu ile Divan Başkanlığına Hayati Karatokuş, Başkan Yardımcılıklarına Selçuk Uluata ve Serap Dedeoğlu, Yazmanlıklara ise Mehmet Gökçe ve Efe Öztürk seçildi.

Divan seçiminin ardından Genel Kurul Gündemi Divan Başkanı tarafından okunarak Genel Kurul`un onayına sunuldu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın ardından ilk sözü İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Selim Tulumtaş aldı. Selim Tulumtaş`ın konuşmasının tam metni şu şekilde;

Sayın Başkan, Divanımızın Değerli Üyeleri, Değerli konuklar,

Bir parçası olmaktan onur duyduğum, üreten ve ürettiğini koşulsuz bölüşen sevgili inşaat mühendisleri, değerli meslektaşlarım;

70 yıla yaklaşan mücadelemizi ileriye taşımak adına gerçekleştirdiğimiz 23. Dönem Genel Kurulumuzun; Ülkemiz, Birliğimiz ve Odamız açısından önümüzdeki dönemde yolumuzu aydınlatacağına olan inancımla sözlerime başlıyor ve sizleri İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 22. Dönem Yönetim Kurulu ve şahsım adına saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

"Değerli Arkadaşlarım;

Emperyalizmin dünyayı ve özellikle ülkemizin bulunduğu coğrafyayı yeniden biçimlendirmeye ve yaşamımızın birçok alanında yeni egemenlikler yaratmaya çalıştığı çok zorlu bir süreçten geçiyoruz.

Ülkemiz, OHAL kamuflajı arkasında, başta kuvvetler ayrılığı olmak üzere, demokratik değerlerin askıya alındığı ve kimilerinin uzun bir süreden beri hayalini kurdukları şekilde; hızla, otoriter bir rejime, tek tipliliğe, tek sesliliğe savrulmaktadır.

Tüm Demokratik değerlerin ve özgür düşüncenin askıya alındığı böylesi bir ortamda;

· Dar gelirli aleyhine şekillenen ekonomik göstergeler,

· Meslektaşlarımızı da etkileyen işsizlik,

· Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yolsuzlukların derinleştirdiği yoksulluk,     

·  Tüm bir ekonominin inşaat ve ihaleler üzerine kurulması,

· Üretimin rezidans sayılarıyla, krizin gerileyen gayrı menkul piyasası ciroları ile tariflenmesi,

· Ortadoğu`nun, Balkanlar`ın, Avrupa`nın ve hatta Dünya`nın en büyük inşaatları gölgesinde, birbirine yabancı, hayata yabancı yaşamların biçimlenmesi,

· İklim değişikliklerinin yarattığı kuraklık riski,

· Sularımızın rant uğruna zehirleniyor olması,

· Tarım alanlarının AVM`lere teslim edilişi, orman arazilerinin imara açılması

Vb. birçok sorunları ve önceliğini yitirmektedir.

Değerli Arkadaşlarım;

İleri demokrasi söylemleriyle başladığımız yolculuğumuzda,

· Büyük Ortadoğu Projesi ile coğrafyamızın ileri demokrasi ile tanıştırılması gayretleri,

· Tahrir meydanını değişik zamanlarda dolduran Mısırlıların hayal kırıklıkları,

· Kaddafi`nin sürek avı ve

· her ne kadar aranan nükleer silahlar bulunamamışsa da Saddam`ın idamı ve ülkemizin kırmızı çizgisi olan Irak`ın toprak bütünlüğünün yok edilmesi

·  Rejim karşıtlarının Esed karşıtı kalkışmaları

ile devam eden Arap baharı süreci sonunda beka sorunuyla yüzleşen ülkemizi önce Fırat kalkanı şimdi ise Afrin operasyonlarıyla Suriye sınırları içerisinde bulduk.

Biz biliyoruz ki ülkemizin sıfır sorundan, onurlu yalnızlığa olan yürüyüşünde, güney sınırlarımızı saran yangının temel gerekçesi bölge rantının yeniden dağıtılmasını amaçlayan ve şüphe götürmez bir biçimde emek karşıtı uygulamaları derinleştiren, emperyalist projelerdir.

Kimin kiminle ittifak ettiğinin belirsizliği içerisinde;

Kendileri; sıcak yataklarında yatarken, ateşe ve kana dair güzellemelerini sadece kendilerine açık alanlarda iri iri tekrarlayan şakşakçılar;  yalnızca masumların bedel ödemek zorunda kaldıkları, sonsuz ve sınırsız kan ve gözyaşı getiren projelerinin yanlış olduğunu yüzlerine haykırdığımız için, kral çıplak diyebildiğimiz için bize öfkeleniyorlar.

Tüm uyarılara rağmen; ABD emperyalizmine geçit verip, bedelini bu ülke ve coğrafyaya kan ve gözyaşı ile ödettikleri, hataları ile yüzleşip sorumluluk almayacak kadar pişkinleştikleri, kendileri gibi üç maymunu oynamadığımızı gördükleri için öfkeleniyorlar, Nüfusunun %99`unun Müslüman olması ile övündükleri ülkemiz coğrafyasının hemen yanı başında, onlarca yıldır susturulamayan silahların gölgesinde,

· Milyonlarca Müslümanın can verdiğini,

· 10 milyona yakın insanın (Müslümanın) çatışmalar nedeniyle ülkelerinin içerisinde göç etmek zorunda kaldığını

·  ve bunların yarısından fazlasının sığınmacı konumuna düştüğünü

utanmadan, sıkılmadan görmezden gelenler, akan kan ve gözyaşını coğrafyanın kaderi olarak görerek sorgulamadan kanıksayanlar; Şimdi de

· toprağa verdiğimiz her canda,

· sokaklarımızda hayatı anlamlandırmaya çalışan Suriyeli çocukta,

· yaşamak adına bedenini satılığa çıkaran Suriyeli kadında

yaşanan insanlık dramına göz yaşı dökenleri, en temel insan hakları düzleminde silahların susmasını, kan ve gözyaşının dindirilmesini dileyenleri iktidarların gazabını da arkalarına alarak ve her türlü yalanla zorla susturmaya çalışmakta ve olmayacak bir duaya amin diyerek, sahiplerinin dilediği şekilde itaate zorlamaktadır.

Bu süreçten; ülkemizdeki demokratik mücadelenin asli unsurları olan başta birliğimiz ve odalarımız olmak üzere demokratik kitle örgütleri de nasibini almaktadır.

Oda ve birliklerimiz, özerk yapıları kaldırılarak, geleceği ve konumu belirsiz, mali ve idari yönden siyasal iktidarın müdahalelerine açık hale getirilmeye; hizmet yerinden yerel yönetim örgütü ve kamu kurumu nitelikleri kaldırılarak işlevsizleştirilmeye çalışılmaktadır. Anlamı bazılarınca gereğince kavranmamış ta olsa mesleğimizin uygar yaşam koşullarını oluşturmak ve ülkenin gelişimine katkıda bulunmak gibi çok önemli bir görev üstlendiği bir gerçektir. Bu görev Birliğimizin kuruluş kanununda açıkça dile getirilmektedir.

27 Ocak 1954 tarihinde kabul edilen 6235 nolu Birliğimizin kuruluş kanununun 2. Maddesinde; Âmme hizmetlerine yarar bir teşekkül olan Birliğimizin maksat ve gayeleri sıralanırken b fıkrasında; tereddüte meydan vermeksizin Birliğimizin; "Âmmenin ve memleketin menfaatleri, bakımından lüzumlu gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak" la görevlendirildiği görülmektedir. İnşaat Mühendislerinin faaliyet gösterdiği alanın, ülkemizi çağdaş medeniyet çizgisinin dışına savuracak şekilde, yürütülmekte olan tüm politikaların meşrulaştırılmasında ve bu politikaların plansız, programsız, hukuksuz, toplumsal alanda adaletsiz, baskıcı ve ayrıştırıcı niteliğini perdelemenin bir aracı olarak kullanıldığı dönemlerde, ammenin ve memleketin menfaatleri gereği, siyasal iktidarca yapılan çalışmaların amacını ifşa etmek, bilim ve tekniği ülkenin ve toplumun hizmetine sunmayı şiar edinmiş başta odamız ve meslektaşlarımız olmak üzere tüm mühendis ve mimarların en önemli görevidir.

Değerli meslektaşlarım, değerli konuklar,

Toplumsal alandaki adaletsiz, baskıcı ve ayrıştırıcı genel politikanın doğal bir sonucu olarak; mesleğimiz ve meslektaşlarımız başta olmak üzere çalışma yaşamının koşulları giderek ağırlaşmakta, çalışma yaşamını ve meslek alanımızı düzenleyen yasa ve yönetmelikler, dayatılan neo-liberal politikalar çerçevesinde emeğin aleyhine hızla değiştirilmektedir.

Mesleğimiz; itibarsızlaştırılmaya ve niteliksizleştirilmeye çalışılmakta, denetim tümden işlevsizleştirilmekte, meslektaşlarımız arasında artan işsizliğe paralel olarak, düşük ücret, güvencesiz ve esnek çalışma, sosyal sigorta primlerinin düşük ücretler üzerinden ödenmesi, kadın mühendislere karşı cinsiyet ayrımcılığı, fazla çalıştırma vb. birçok uygulama hızla yaygınlaşmaktadır. Sevgili dostlar,

Umudumuzun soldurulmak istendiği, yarının bugünden daha iyi olacağı duygumuzun, insanları, halkları, toplumları en zor günlerde bile dik tutan o iç direncimizin yok edilmek istendiği, İnançlarımıza saldırılan, gelişmek yerine dönüşmeye zorlandığımız günlerden geçiyoruz.

Elde edilen sandık çoğunluğunun şantaj silahı haline getirildiği, en masum eleştirilerin lobicilikle, kumpas kurmakla, darbe yapmakla itham edildiği, kendisi gibi olmayana tahammül edilemediği günlerden.

Hiçleştiren, anlamsızlaştıran, değersizleştiren insanı da toplumları da çürüten günlerden.

Saldırıların derinleştiği ve yoğunlaştığı böylesi bir ortamda mücadelenin yükseltilebilmesi, bu toplumda yaşayan bireyler olarak hepimiz için büyük önem taşımaktadır.

Tüm bu süreçte temel hedefimiz, üreten gücün yöneteceği, mutluluk ve refahın olabildiğince eşit dağıldığı bir Dünya özlemini gerçekleştirmek yönünde çalışmak ve bunun için mücadele etmektir. Bu hepimizin kaçınamayacağı bir sorumluluk ve ödevdir.

Bu koşullarda varlığını sürdürmeye çalışan meslektaşlarımızın yaşadıkları olumsuzlukların sonlandırılmasında; daha örgütlü, daha bütünleşmiş, daha etkin ve topluma seslenen, bilimsel, mesleki, kültürel anlamda zenginleştirilmiş daha politik bir iradeye ve örgütlülüğe ihtiyaç olduğu açıktır.

Zaman, göz yumma, görmezden gelme, idare etme zamanı değil, birlikte üretme, birlikte yönetme ve bu yönde irade koyma zamanıdır.

· Mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda inşaat mühendislerini temsil etmek,

· onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek,

· mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmak,

· bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek,

· bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve

· bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek ve bunların gereği olarak en genel anlamda Cumhuriyeti, demokrasiyi, laikliği, barışı, eşitliği, özgürlüğü ve adaleti savunmak

· ve bağımsız ve demokratik bir Türkiye?nin yaratılması

yönündeki çalışmaları bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmek çalışma anlayışımızın temel unsurları olmuştur.

Bu anlayışla, mesleki demokratik bir kitle örgütü olan İnşaat Mühendisleri Odasında 22. Dönem boyunca çalışmalarımızı, barıştan, emekten, halktan ve demokratikleşmeden yana,  anti-emperyalist, yurtsever, ırkçılığın ve gericiliğin karşısında, meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağı bilinci ile yürüttük ve inancım odur ki bundan sonraki dönemlerde de bu anlayış ve bilinçle bu çalışmalara devam edilecektir.

Dönemimiz boyunca bu anlayış ve bilinçle çalışmalarımıza emek koyan katkı veren hocalarımıza, meslektaşlarımıza, arkadaşlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyor ve bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulumuza başarılar diliyor ve sizleri tekrar saygı ve sevgi ile selamlıyorum."

Tulumtaş`ın konuşmasının ardından İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Hüseyin Kaya, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Ankara Tabip Odası Vedat Bulut söz aldı.

İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Hüseyin Kaya konuşmasında, mühendislerin yapıcı olması ve dayanışmanın sağlanması gerekliliğinin üzerinde durarak kent sorunların, çarpık kentleşme ve rant sorununun ve ayrıca kentlerde yaşam sorunu, deprem, sel gibi afetlere karşı yapılması planlanan ve yapılması gerekenlerin önemini vurguladı.

Kaya`dan sonra söz alan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, "Son iki yılda Türkiye tarihinin en çalkantılı toplumsal ve tarihsel anlarına tanıklık ettik. Tüm toplumu kuşatan şiddet ortamı, muhaliflere yönelik baskılar, başarısız darbe girişimi, olağanüstü hal uygulamaları, olağanüstü hal nedeniyle çıkartılan kanun hükmünde kararnameler ve yine bu olağanüstü hal koşullarında anayasanın tamamen değiştirilmesi ve ardından yürütülen savaş. Büyük bir kaosun içinden geçiriyoruz. Hiç evelemeye gevelemeye gerek yok. Bu kaosun sorumlusu 15 yıldır ülkemizi yöneten AKP iktidarıdır. AKP iktidarı anayasayı devre dışı bırakarak, yasaları işletmeyerek, yargıyı kendi tahakkümü altına alarak, parlamentoyu işlevsizleştirerek, kendisi gibi düşünmeyen tüm kesimleri baskıyla zorla sindirerek Türkiye`nin bugünün ve geleceğini tehdit eder hale gelmiştir.

?

Sevgili arkadaşlar, bu iki yılda OHAL sadece siyasal alanda yaşanmadı. Ekonomik alanda da tam bir OHAL hali yaşandı. Yıllardır üretime, yatırıma, ülke kaynaklarını ayırmayan, rant ekonomisinin OHAL döneminde sonuna gelindi. Körfez fonlarıyla idare ettirilmeye çalışılan rant ekonomisi artık sürdürülemiyor. Yurtdışında bütün kredi imkanlarını dolduran AKP hükümeti yine OHAL kararnameleriyle varlık fonu diye bir fon icat etti.  Bu fonun içerisine bakıldığında kapitülasyonların yeniden icat edilmesidir. Kamunun elinde kalan tüm zenginlikleri, bankaları, arazileri, sanayi şirketleri hatta işsizlik fonu, sivil savunma fonu bu fonun emrine sokuldu. Bu fon ipotek edilerek her biri yıkım ve talan projesi olan KOİ projelerine kaynak yaratılsın diye hazine garantileriyle ekonomi döndürülmeye çalışılıyor. Ülkenin sadece bugüne değil yarını da ipotek altına alınıyor. Ekonomide, siyasette tümüyle sıkışan AKP iktidarı toplumsal tabanı tutmak için, iktidarını yürütebilmek için dinci, gerici politikaları da yaşamın tüm alanına yayıyor. Eğitim müfredatı bir gecede değiştiriliyor. Sınav sistemleri bir gecede değiştiriliyor. Hatta o kadar ileri gidiliyor ki müftülere nikah kıyma yetkisi veriliyor. Bu da yetmiyor bu çarpık sistemi sürdürebilmek için yıllardır müdahale etmedikleri sınırlarımızı, kevgir hale getirdikleri, başka ülkelerin iç işlerine karışarak ülkemizi cihatçıların yuvası yaptıkları, 10 Ekim`de, İstanbul`da, Reina`da, Ankara`da otobüs duraklarında yüzlerce cana mal olan katliamların sorumluları sanki dışarıda izlenen dış politikanın ülkeye yansıması değilmiş gibi, ülkemiz dışında da askeri operasyonlar yürütülüyor ve bu kriz bu şekilde yönetilmeye çalışılıyor.

?

TMMOB`nin sürdürdüğü 200`ün üzerinde hukuki dava var. Hukuki zeminde, mesleki zeminde, toplumsal zeminde mücadele ediyoruz. Bunun için de hedefteyiz. Ben Kayseriliyim. Bizim oralarda bir laf vardır. ?Dil ağrıyan dişe gider.` Biz de bu son iki yıldır AKP`nin, rantçıların, hırsızların bu ülkeyi yağmalayanların ağrıyan dişi olduk. Bundan da gurur duyuyoruz.

Kasım ayında Saray`da ?Şehircilik Kurultayı` yapıldı. Cumhurbaşkanımız neler dedi? ?Biz şehirlerimize ihanet ettik. Ortalıkta tarih ve kültür düşmanları kol geziyor. Ekosistemi tahrip eden her uygulama vatana, insanlığa ihanettir.` dedi. Sanki 22 yıldır İstanbul`u, 15 yıldır da Türkiye`yi onlar yönetmiyorlar. Evet, şehirlerimize ihanet ettiniz. Kültürel alanlarımızı, tarihi değerlerimizi restorasyon projesi altında milletin anasına küfredenlere peşkeş çektiniz. Hatta daha da fazlasını yaptınız. Allianoi`yi, Hasankeyf`i sular altında bıraktınız. Binlerce yıllık antik kentlerimizi imara açtınız. Çünkü siz yeşilden sadece paranın yeşilini anlıyorsunuz. Bizler mühendisiz, mimarız. Bizlerin görevi insan yaşamını kolaylaştırmaktır. Bizlerin görevi insanla çevre arasındaki ilişkiyi yaratıcı bir şekilde geliştirmek için bilimi kullanmaktır. Mesleki bilgimizi bu yönde seferber etmektir. Bizlerin asli görevi almış olduğumuz eğitimin ülkemizin gelişmesi kalkınması, halkımızın çağdaş ve müreffeh bir yaşam sürmesi için seferber etmektir. Biz bu nedenle eğitim gördük. Onun için biz yanlış gördüğümüz her türlü uygulamaya karşı çıkıyoruz. Karşı çıkmaya devam edeceğiz. Bu mücadelemizde zaman zaman başarılı oluyoruz ama büyük ölçüde de başarısız oluyoruz. Başarılı olamadıklarımız bizlere dert oluyor. Ama biz de Gezi Direnişi ile onlara Topçu Kışlasını yaptırmadık ya bu da onlara dert olsun.

20 Ocak`ta başladı. Bugün 17 Şubat. 27 gündür ülke dışında bir askeri operasyonla iç içeyiz. Ama her konuda olduğu gibi bu operasyon sadece ülke dışında yönetilmiyor. Aynı zamanda ülke içerisinde de bir operasyon yönetiliyor. Afrin operasyonunu destekleyen CHP, Barolar Birliği bile linçe tabi tutuluyor. Türk Tabipleri Birliği bir basın açıklaması yaptı. ?Savaş bir halk sağlığı sorunudur` dedi. Sorunların mümkünse savaş değil barış yöntemlerle çözülmesi gerektiğinin bir hekim sorumluluğuyla altını çizdi. Ardından linçe tabi tutuldu Türk tabipleri Birliği. Biz de bu lince karşı çıktık. Önce Cumhurbaşkanı Saray`dan söyledi. Ardından hükümet sözcüsü konuştu. Ardından sosyal medya yazdı. Altından da savcı harekete geçti. Biz de TTB`ye yapılan bu uygulamalara katılmadığımızı ve TTB`nin yalnız olmadığını basın açıklamamızla kamuoyuna duyurduk. Hükümet sözcüsü Bekir Bodağ 5 tane tweet attı. Diyor ki, ?Bu terörist örgütler ne zaman sıkışsa arkasında olan örgütlerdir. Bu örgütlerin yönetiminde bulunanlar vatan hainidir. Bu örgütler başlarında bulunan isimleri hak etmiyorlar.  Bu örgütler mühendisleri, mimarları, şehir plancılarını temsil edemezler. Söyleyene bakın siz? Söyleyen meclis kürsüsünde Fettullah Gülen`e övgüler düzen şahıs, söyleyene bakın siz ?Ne istedik de vermedik` diyenler, söyleyene bakın siz askere ?kelle` diyenler onlar. Söyleyene bakın siz balkonlardan Pennsylvania`ya selam tutanlar onlar.

Sevgili arkadaşlar TMMOB kuruluş yılından beri eşitlikten, özgürlükten, barıştan, demokrasiden yana olmuş bir örgüttür. TMMOB tarihinin hiçbir kesiminde ne terörle, ne teröristlerle yan yana durmuştur. Ülkemiz içerisinde ve ülkemiz dışında olan her türlü terör eylemini de nereden gelirse gelsin şiddetle lanetlemiş ve kınamıştır.

?

Bizim yurtseverliğimizi, bizim ülke sevdamızı, bizim halk sevgimizi sorgulamak kimsenin haddi değildir. Bu ülkenin fabrikalarını, bu ülkenin tarımını, bu ülkenin tüm yeraltı, yer üstü zenginliklerini, Türkiye`yi pazarlamakla mükellefiz deyip yerli, yabancı sermaye gruplarına peşkeş çekenlerin hiç haddi değildir. Bu ülkenin devrimcileri, yurtseverleri Dolmabahçe 6. Filoya karşı çıkarken onlara saldırıp, 6. Filoya selam çakıp, Amerikan gemileri önünde secdeye duranların bugünkü temsilcilerinin hiç haddi değildir.  Irak`a, Libya`ya asker göndererek için, Amerikalılarla kredi pazarlıkları yapanların da hiç haddi değildir.

Sevgili arkadaşlar bizler yurtseverliği, vatanseverliği mesleki özümüzden, mesleğimizi toplum içerisindeki iş bölümündeki yerinden alıyoruz. TMMOB`nin 63 yıllık mücadele birikiminden alıyoruz. Bizler yurtseverliği, bizler vatanseverliği, bizler millet sevgisini bugün bu salona ismini verdiğimiz Teoman Öztürklerden alıyoruz.

Sevgili arkadaşlar bizler ümit düşmanlarından, milliyetçilik, memleket sevgisi, yurtseverlik öğrenecek değiliz.

?

Yaşasın TMMOB, kahrolsun faşizm. Yaşasın adalet, kahrolsun istibdat" dedi.

Konuşmaların bitiminde İMO Ankara Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Özgür Topçu tarafından İMO Ankara Şubesi 22. Dönem Çalışma Raporu sunuldu.

Genel Kurul`a gelemeyen İnşaat Mühendisleri Odası Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ali Uğurlu`nun iyi dileklerini ileten telgrafları okundu.

Çalışma Raporu ile ilgili değerlendirmeler bölümünde Murat Saraçyakupoğlu, Taner Yüzgeç, Hilmi Yüncü, Arif Merdol, Nazmi Şahin, Köksal Şahin, Işıkhan Güler, Ethem Yıldırım, Mustafa Çobanoğlu, Selçuk Uygun, Hasan Akyar, Mustafa Baygeldi, Miray Yarkun, Bilal Bahar, Murat Çobanoğlu ve Muhammet Erkin Doğan söz aldılar. 22. Dönem Yönetim Kurulu adına Yönetim Kurulu Başkanı Selim Tulumtaş`ın gelen öneri ve eleştirilere ilişkin yaptığı açıklamalar ardından Genel Kurul son buldu.

Seçimleri Çağdaş İnşaat Mühendisleri Kazandı

Seçimlere Çağdaş İnşaat Mühendisler Grubu ve Meslektebirlik Grubu katıldı. İnşaat Mühendislerine yakışır demokratik bir ortamda yapılan seçimlerde resmi olmayan sonuçlara göre5553 geçerli oy kullanılmış Çağdaş İnşaat Mühendisleri Grubu 3397, Meslektebirlik Grubu ise 2156 oy almış ve seçimi Çağdaş İnşaat Mühendisleri Grubu kazanmıştır.

Asıl ve Yedek Yönetim Kurulu Üyeleri

Asıl                                                                                Yedek

Selim Tulumtaş                                                           Ufuk Yurtoğulları

Özgür Topçu                                                                Koray Kadaş

Okan Çağrı Bozkurt                                                    Ahmet Onur Özergene

Eylem Gümüş                                                              Fatma Aslı Kahveci

Gökhan Marım                                                            Mustafa Murat Çobanoğlu

Mahir Kaygusuz                                                          Erdem Toraman

Sabri İnce                                                                     Saim Kaymak

 

 



TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası