BİNLER TANDOĞAN?DAYDI: GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ
Ankara`da 1 Mayıs DİSK, KESK, TMMOB, ASMMMO ve ATO`nun çağrısıyla düzenlendi. 1 Mayıs coşkusunun adresi Tandoğan Meydanı`ydı
Eklenme Tarihi: 02/05/2018
Ankara`da 1 Mayıs DİSK, KESK, TMMOB, ASMMMO ve ATO`nun çağrısıyla düzenlendi. 1 Mayıs coşkusunun adresi Tandoğan Meydanı`ydı. Saat 12.00 itibariyle AKM işçi ve emekçilerle dolmaya başladı.
AKM önünde toplanan büyük kalabalık üç farklı arama noktasından geçerek alana alındı.
Yürüyüşün en önünde DİSK ve KESK`e bağlı sendikalar, ardından TMMOB ve Ankara Tabip Odası yer aldı. Sendika ve meslek odaları "İnsanca bir yaşam, emek demokrasi ve özgürlük için yaşasın 1 Mayıs", "Güzel günler göreceğiz" ortak pankartıyla yürüdü.
Alana girişler tamamlandıktan sonra demokrasi ve devrim mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu. Ardından 1 Mayıs marşı hep bir ağızdan okundu.
DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün açılış konuşmasını yaptı. Görgün konuşmasına, "İşçi Sınıfının, Birlik, Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü olan, 1 Mayıs`ta, TALEPLERİ ile SLOGANLARI ile Tandoğan alanını dolduranlar, MERHABA
Gücünü, bizi bölmekten alanların dayattığı, sömürü, yoksulluk ve baskıya karşı; emeğiyle yaşayan işçiler, kamu çalışanları, mimar-mühendis-şehir plancıları, hekimler, MERHABA
Emekliler, açlık/yoksulluk sınırının altında ücretlere mahkûm edilenler, işsizler, çalışırken ölmek, sakat kalmak, tükenmek istemeyenler, deresine, yaylasına, mahallesine, üniversitesine ve hastanesine sahip çıkanlar, MERHABA
Emek, barış, adalet, demokrasi, eşitlik, özgürlük, laiklik ve halkların kardeşliğini, yaşamı savunanlar, vahşi sermaye düzenine karşı işini, ekmeğini, ülkesini, çevresini, geleceğini, sermayenin ve tek adam rejiminin kuşatmasına karşı savunanlar, MERHABA
Ortadoğu`da yürütülen kirli savaşa hayır diyenler, yeni Çernobiller olmasın nükleere hayır diyenler, savaşa değil eğitime bütçe diyenler, savaşa değil emekçiye bütçe diyenler MERHABA
Merhaba Dostlar, 1 MAYIS, dünyada, bütün emekçilerin, dil, din, ırk, mezhep ayırt etmeksizin kutladığı, mücadele ve dayanışma günüdür. Ülke de, iş kazalarının örtbas edildiği, sendikasız, sigortasız, güvencesiz çalıştırmanın kalıcı hale getirilmek istendiği, OHAL ile kazanılmış haklarının ortadan kaldırıldığı bir ortamda, tek adam rejimi önündeki tüm engelleri kaldırmak için, son hamlelerin yapıldığı, baskın seçim kararının alındığı, baskının, şiddetin, yasaklama ve keyfiliklerin arttığı, hukukun ayaklar altına alındığı bir ortamda, 1 MAYIS`I KUTLUYOR ve bu alanları dolduruyoruz" diyerek başladı.
Ülkenin her önemli sorununu savaş politikaları devreye sokularak çözülmek istendiğine değinen Görgün savaşın faturasının halka kesildiğini söyleyerek konuşmasına devam etti, "Savaşın faturası halka kesilirken, patronlara yeni ?müjdeler` veriliyor. Hükümetin gençliğe vaadi ise ?şehitlik` ve ?gazilikten` öteye geçmiyor. Günde 6 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesi, iş güvenliği ve işçi sağlığı yasasının uygulanmasının ertelenmesine engel olmuyor. Sermayenin karının artırmasına karşılık, emekçilerin grevleri yasaklanıyor, sendikal hak ve özgürlüklerimiz alabildiğine daraltılıyor. OHAL ve
OHAL düzeni, patronların karı devam etsin diye uzatılıyor. Irk, din-mezhep ve siyasi ayrımlar körüklenerek işçiler, emekçiler bölünmeye ve kışkırtılmaya çalışılıyor.
Eğitim sistemi yaz-boz tahtasına dönüştürülerek, dayatmacı eğitim ile çocuklarımızın geleceği üzerinde oyunlar oynanıyor, demokratik, laik, bilimsel, anadilinde, kamusal eğitim, yerini itaatkâr, tekçi, cinsiyetçi ve paralı eğitime bırakıyor. Performans dayatması ile iş güvencesine yönelik tehditler her alanda yaygınlaştırılıyor" dedi.
Bütün dünyada işçilerin, emekçilerin, halkların bugün alanlara çıktığını belirten Görgün bu düzenin kimin çıkarına ve kimin zararına olduğunun 20 Temmuz`da ilan edilen ve iki yıldır devam eden OHAL koşullarında daha iyi anlaşıldığını vurguladı. Grevlerin yasaklandığını, sendikal hak ve özgürlüklerin yok sayıldığını belirtti. Görgün, bu düzenin işsizlerin "Geçinemiyoruz" çığlıkları yükselirken, işsizlik fonlarının patronlara aktarıldığı, herkesin işsiz kaldığı, her yıl iki binden işçinin öldürüldüğü bir düzen olduğunu belirtti.
Görgün, sözlerini, "Eşit, adil, özgür, laik ve barış içinde yaşayacağımız bir dünyayı yaratmak için, kurtuluşumuzun kendi ellerimizde olduğunu biliyoruz. Yarın çok geç olmadan, bugünden başlayarak haklarımız ve özgürlüklerimize sahip çıkalım.
Her türlü baskı ve sindirme çabasına rağmen, alanlarda olmaktan ve sözümüzü söylemekten geri durmadık, duramayacağız. Bizler, 1 Mayıs`ta alanları olduranlar, gelecek kaygısı çekenler, bu zulüm bitsin diyenler, mücadeleye devam diyoruz, durmak beklemek yok. GELECEK GÜZEL GÜNLER ÖNÜMÜZDE.
Öyleyse bugün bütün dünyanın işçileriyle birlikte;
-İşçi sınıfını ve emekçilerin haklarının daha ileriden savunulması için,
-İş, ekmek ve özgürlük için,
-Savaşa, savaş politikalarının faturasına, hayır demek için,
-Sömürüye, emperyalist-kapitalist ?çözümlere` ve ?kurtuluş planlarına` hayır diyoruz" diyerek sonlandırdı.
Miting kürsüsünden tertip komitesinin hazırladığı metni Tertip Komitesi Başkanı Sultan Saygılı okudu. "İşçilerin hak arayışlarının, grev haklarının, OHAL gerekçesiyle engellendiği, bunun bir başarıymış gibi, iktidar tarafından sermaye sınıfına anlatıldığı bir dönemdeyiz. İşverenler için gül bahçesi haline getirilen düzen, işçiler için dikenli tarla haline getirilmiştir. TTB ve KESK genel merkez yöneticilerinin tutuklanması, sendika yöneticilerine yönelik baskı ve gözaltılar iktidarın bu planlarının bir parçasıdır. KHK`ler ile Anayasa ve yasaların yok sayıldığını belirten Saygılı, siyasetçiler, gazeteciler, öğrenciler, sendikal mücadele yürütenlerin tutuklandığını, belediyelere kayyumlar atanarak halkın iradesi yok sayılıyor. Basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkına yönelik saldırılar artıyor" dedi.
İşsizliğin faturasının kadınlara yıkılmak istendiğini ifade eden Saygılı, "Kadınlar, bir yanda güvencesizliğin, yoksulluğun ve işsizliğin, diğer yanda şiddetin türlü biçimlerine her gün daha fazla maruz kalıyor. OHAL bahanesiyle en temel hakların, kullanılamaz hale getirildiği koşullarda, barış sözcüğü yasak edilirken, çocuk istismarcılarını kurtarmak için rıza yaşını 12`ye düşüren yasalar hazırlanıyor. Kadınlara ve LGBTİ`lere yönelik taciz, tecavüz ve katliamların korkunç boyutlara ulaştığı bir süreçte, Diyanet tarafından sürekli olarak kadınları ve kız çocuklarını hedef alan fetvalar yayınlanıyor" dedi.
Eğitim sistemi yaz-boz tahtasına dönüştürülerek, dayatmacı eğitim ile çocukların geleceği üzerinde oyunlar oynandığını belirten Saygılı; demokratik, laik, bilimsel, ana dilinde, kamusal eğitimin yerini itaatkar, tekçi, cinsiyetçi ve paralı eğitime bıraktığını kaydetti. Saygılı, performans dayatması ile iş güvencesine yönelik tehditlerin her alanda yaygınlaştırıldığını söyledi.
Saygılı, hem "yerli ve milli" olmakla övünüldüğünü hem de halkın birikimlerinin ürünü kamu kurumlarının yok pahasına sermayeye peşkeş çekildiğini belirtti. Saygılı, "Özelleştirme rekoru kıranlar, ülkeyi temel gıda ürünlerinde bile dışarıya bağımlı hale getirenler, gözünü şimdi de Şeker Fabrikalarına dikiyor. Şeker fabrikalarında çalışan işçiler, memurlar, pancar küspesinden faydalanan çiftçiler başta olmak üzere yüz binlerce insan yok sayılıyor" dedi.
Saygılı, her türlü baskı ve sindirme çabasına rağmen alanlarda olmaktan, söz söylemekten geri durmayacaklarını belirterek, "Baskılarınız, bizleri yıldırmaya yetmedi, gelecek güzel günlerin `ne kadar gerekli` olduğunu hatırlattı, mücadele azmimizi büyüttü" dedi.
TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu
DİSK Ankara Bölge Temsilciği
KESK Ankara Şubeler Platformu
Ankara Tabip Odası
ASMMMO-Ankara Serbest Muhasebe ve Mali Müşavirler Odası