KANYONLARA DOKUNMAYIN!!!
İMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu, Horma Kanyonu ile ilgili bir basın açıklaması yayımladı
Eklenme Tarihi: 06/11/2018

En genel anlamıyla kanyon su ve hava akımlarının aşındırma etkisi ile veya yerküre üzerinde çökme veya tektonik hareketlerle oluşan dik yamaçlı derin vadilerdir ve doğa harikası olarak sınıflandırılır. Ülkemiz de bu konuda zengin bir kaynağa sahiptir.
Doğal bir kanal yapısı olan kanyonlar, bulundukları yerlerde gerek su ve gerekse hava için en uygun akım alanı özelliği gösterirler. Bu özellikleri ile kanyonlar görsel zenginliklerinin yanı sıra temel olarak bölgesel iklimlenme ve nemlenme ile birlikte bitki örtüsü oluşumu ve çeşitlenmesinde hayati önem taşımaktadırlar.
Ülkemizdeki kanyonlarda "yürüyüş yolu", "seyir terası" v. b. adlar altında yürütülen inşa çalışmaları kanyonların bu özelliğini görmezden gelen ve kanyonların turizme kazandırılmasını kanyon içi ulaştırma kolaylığı sağlanması olarak algılayan bir anlayışı yansıtmaktadır.
Bunun yanı sıra kanyonlarda söz konusu yapıların inşasında teknik zorluklar ve riskler de bulunmaktadır. Bu konuda Horma Kanyonunda yapılan "yürüyüş yolu"na ilişkin olarak hazırlanan teknik gözlem raporu ekte sunulmaktadır.
Başta Horma Kanyonu olmak üzere birer doğa harikası olan ülkemiz kanyonlarının bulundukları bölgelerin doğası için taşıdığı önem göz önüne alınarak kanyonların bu özelliğini yok edecek bu yapıların yapımlarından vazgeçilmesi bir yandan ülkemiz doğasının korunması diğer yandan ülkemiz kaynaklarının rasyonel kullanımı açısından en doğru tercih olacaktır.
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ANKARA ŞUBESİ
YÖNETİM KURULU
Horma Kanyonu Teknik Gözlem Raporu
Küre Dağları Milli Parkı içerisinde yer alan doğa harikası Horma Kanyonu yürüyüş yolu ile ilgili yapılan gözlemler doğrultusunda ortaya çıkan sonuçlar, buna ilişkin mesleki değerlendirmelerimiz; imalatın doğa üzerindeki etkisi ve ziyaret eden insanları tehdit eden risklere dair yorumlarımız aşağıdaki gibidir:
Yapımı devam eden yürüyüş yolunun onaylı uygulama projeleri ile yerinde yapılan imalatın uyumsuz olduğu görülmüştür. Güvensizlik yaratan bu durum, aynı zamanda inşa edilen yapının gerekli hidrolik, jeolojik, topografik, çevresel etütlerinin yapılıp yapılmadığını sorgulatmakta; aynı zamanda yapılması gereken statik ve deprem analizleri sonucunda tasarımın yeterli ya da yetersizliğinin kontrol edilemediği bir durum yaratmaktadır. Bu rapordaki tespitler sadece zorlu arazi koşullarında yerinde yapılan sınırlı gözlem ve incelemelerin sonuçlarını içermektedir.
Tasarımın ilk basamağını oluşturan kanyonun bulunduğu arazinin haritalandırma aşamasında, yerinde ölçüm yerine halihazır haritaların kullanılmasının tercih edilmesi, yapılan projenin bahsi geçen etüt çalışmalarının ve statik hesaplarının tam ve doğru yapıldığı durumda dahi projenin sahaya uyumsuz olması sonucunu kaçınılmaz kılacaktır. Nitekim saha incelemelerinde gözlemlenen bulonlama yönteminin topografiye uyumsuzluğu bu durumun ispatı niteliğindedir.
Yürüme yolu, statik açıdan köprü ile geçilen ve dağa yapışık olarak konumlanan kısımlar olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir. Dağa yapışık giden kısımda taşıyıcı sistem çelik çapraz ve kaya bulonlarından oluşmaktadır. İmalatı tamamlanmamış tasarımda birbirlerine kaynaklanarak birleştirilmiş çelik profillerin, kaynak mukavemetinin ve kesit kapasitelerinin yeterli olduğu kabulü ile ankrajlara yükü aktardığı ve ankrajların da sonuç yükleri zemine aktardığı varsayılmaktadır. Yerinde yapılan gözlemlerde kaynaklarda çatlaklar ve yer yer yırtılmalar fark edilmiştir; bu durum söz konusu kısımların mukavemetini zayıflatacak kritik noktalar oluşturmaktadır. Bulonlardaki deformasyonlar ve taşıyıcı rollerine dair ciddi sıkıntılar gözlemlenmiştir. Bulonlama yöntemi olarak kullanılan bulonların kaya yüzeylerine tam oturmadığı ve yer yer eğildiği görülmüştür; bu da bulonlarda burkulma riskini arttırmakla birlikte, kesit kapasitesinin oluşacak ilave kesme kuvveti, çekme kuvveti ve moment altında yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir. Ayrıca, bulonlarda kullanılması gerekli olan enjeksiyonlamanın yer yer çok az, yer yer hiç yapılmadığı tespit edilmiştir. Bulonların yüzey ve yer altı suyuna maruz kalacak olması nedeniyle korozyon ve kapasite kaybı da kaçınılmazdır. Özellikle boşta kalan bulonlarda risk daha büyüktür gerekli koruyucu önlemlerin alınması ve bakımının düzenli yapılması gerekir aksi takdirde malzemenin dayanımı düşecektir. Bulonların değişken aralıklarla hatta bazı yerlerde eksik uygulanmış olmasından kaynaklı her bir bulonda oluşacak farklı çekme kuvvetlerinin bulon hesaplarında dikkate alınmış olması gerekir. Şayet göz ardı edildiyse, bulon soket boyları ve kesit çapları yetersiz kalabilir; bu durum bulonların sıyrılması ya da kopması demektir ki sonuç yapının yıkılması olabilir. Yerinde gözlemlenen bir diğer husus ise bulonların kaya yüzeyi ile birleşme noktalarındaki boşlukların ankraj enjeksiyonlarının yetersiz uygulandığı şüphesini uyandırmasıdır; sürtünme kuvvetinin azalması anlamına gelir ve ankrajların sıyrılması ile sonuçlanabilir. Söz konusu risklerin boyutları, ilgili sahada yapılan mukavemet testlerinin sonuçlarının yüklenici tarafından özensiz ve yetersiz sunulmalarından dolayı değerlendirilememiştir. Ayrıca yapılan imalatın homojen olmaması ve dolayısıyla her bir elemanın farklı yük koşulunu barındırmasından kaynaklı rastgele numunelerle yapılan testlerin aynı malzeme özellikleri kabulü ile doğru yapılsa dahi yapının genel durumuna dair sağlıklı bir sonuç veremeyeceği aşikardır.
Köprü ile geçilen kısımlarda ise taşıyıcı sistem çelik döşeme ve kolonlardan oluşmaktadır. Üstyapıyı oluşturan çelik döşemenin yükü kolonlara aktardığı; kolonların da taşıma kapasitesinin yeterli olduğu kabulü ile sonuç yükleri zemine aktardığı varsayılır. Yürüme yolu boyunca köprü ile geçilen kısımlarda farklı kolon tipleri ve kesitlerinin kullanıldığı açıkça görülmektedir. Bağlantılar kötü ve rastgele yapılmış; yükün üstyapıdan temele kadar taşındığı yol düzensizdir. Kimi yerde makas sistemi kullanılmış, kimi yerde narin bir çelik profil kolon vazifesi görmektedir. Bölgede sıcaklık farklarının da fazla olacağı göz önünde bulundurulduğunda diğer yüklere ek olarak genleşme ve büzüşmeden dolayı oluşacak kuvvetler sistemi zorlayacaktır. Yerinde yapılan yapının bir proje referansı olmamasından dolayı yapısal sistemin statik ve dinamik yükleri karşılayıp karşılamayacağı bilinememektedir.
Daha önce yapılmış kanyonun 1. Etabında, yapının bir kısmı gelen taşkın sonucunda yıkılmıştır. Bu sonuca yol açacak yukarıda belirtilen statik sistemin yeterliliğinin sorgulanması bir tarafta dururken, yapının hidrolik açıdan da değerlendirilmesi ihtiyacı doğmuştur.
Yapının sağlıklı çalışması için hidrolik koşulların değerlendirilmesi gerekmektedir. Taşkın durumunda dere yatağına rusubat, malzeme gelmesi veya dere yatağının oyulması gibi durumlara istinaden hidrolik analizlerin yapılması gerekmektedir. 500 yıllık -1000 yıllık taşkın tekerrür debileri hesaplanmalı taşkın yayılım haritaları bu debilere göre oluşturulmalıdır. Tasarım taşkın tekerrür yılları debilerine istinaden su yüzü hesabı yapılarak dere yatağındaki su yüksekleri ve su hızlarının hesaplanması gerekmektedir. Hidrolik koşullar belirlendikten sonra yapılacak yapıların taşkın anında etkileşimi analiz edilebilir.
Dere yatağına dikey elemanların konulmasından kaçınılmalıdır. Su yüzü hesabına göre taşkın anında suyun ulaşamadığı kısımlara konulabilir. Dikey elemanlar konulduğu takdirde taşkın anında fazladan yüke maruz kalacaklardır, bakımları da ayrıca bir yük getirecektir. Taşkın yatağına yapı yapılmaması tercih edilmelidir. Taşkın anında gelecek rusubat ve süprüntü malzeme dikey elemanların önünde toplanıp geriye doğru suyun şişmesine neden olabilir. Tüm bu hidrolik gerekçelerden dolayı yapının hidrolik olarak analizin yapılması uygulama projelerinin parçası olmalıdır. Ancak yapılan incelemelerde yapılan hidrolik analizlerin yeterli olmadığı tespit edilmiştir.
İnşaa edilen yapının taşıdığı riskler nedenleriyle ortaya konulmuştur. Riskin boyutunun belirlenmesi adına yükleniciden ivedilikle as-built (iş sonu projeleri) proje istenmesi ve yapının bu haliyle hesaplarının yapılması, ilgili şartnamelere uygunluğunun kontrol edilmesi, eksik görülen etütlerin yapılmasının sağlanması gerekmektedir. Yapılan hesaplarla yapının yeterliliği ispat edilene kadar kanyonun ziyarete kapatılması alınacak ilk önlemler arasındadır. Ek olarak, yapımı devam eden kısıma da ziyaretçi alındığı, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin eksik olduğu korkuluk dahi olmayan kısımlar olduğu gözlemlenmiştir. Bütün teknik açıklarıyla mevcut yapı oraya gelen insanların can güvenliğini tehdit etmektedir. Teslimi tamamlanmamış bir inşaata, saha çalışması sürerken ziyaretçi almak insan hayatını hiçe sayan bakış açısının yansımasıdır.
Yapılan imalatın kalitesiz ve güvensiz olduğu yerinde yapılan sınırlı gözlemler ve incelemeler sonucunda rahatlıkla tespit edilebilmiştir. Profesyonel dağcıların bile zor yürüyebildikleri bir parkur niteliğinde olan Horma Kanyonunda, kanyon geçişi konusunda herhangi bir eğitimi olmayan insanları, kanyonun doğal barındırdığı riskler düşünülmeden tasarlanmış, sadece kendini taşıma görevi olan yapının üzerinde yürütmek, doğa olaylarının afete dönüşmesine yol açmak demektir.
Arazide yerinde çekilen fotoğraflar


