AFET RİSKİNDEN KURTULDUK MU? KANUN × UYGULAMA-SELİM TULUMTAŞ

Eklenme Tarihi: 22/03/2019

 

AFET RİSKİNDEN KURTULDUK MU? KANUN × UYGULAMA

SELİM TULUMTAŞ*

*İMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

GİRİŞ

Kanun gerekçesi;

"Anayasanın 56 ncı maddesi; herkesin sağlıklı, dengeli ve güvenli bir çevrede yaşama hakkına sahip bulunduğunu hükme bağlamakta ve Devlete bu hususta görevler yüklemektedir. Yine Anayasanın 23 üncü maddesine göre Devlet, "sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek" ile görevlidir. Bilindiği üzere, Ülkemizin çok mühim bir kısmı, başta deprem olmak üzere tabiî afetlerin riski altındadır. Buna rağmen, mevcut yapıların büyük bir kısmının muhtemel afetlere karşı dayanıklı olmadıkları ve orta şiddetteki bir depremde bile ağır derecede hasar görüp yıkıldıkları, bundan dolayı sosyo-ekonomik problemlerin yaşandığı ve Devletin beklenmedik bir anda büyük malî külfetler ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Onbinlerce insanın ölümüne ve çok yüksek malî kayıplara sebebiyet veren ve 1999 yılında Marmara Bölgesinde vuku bulan büyük deprem felâketleri, müteakip depremler ve en son olarak 2011 yılında Van`da meydana gelen deprem ile bu gerçek acı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ülkemizin bazı yerleri ve buralardaki yerleşim merkezleri hâlen çok yüksek deprem riski altındadır. Örneğin, İstanbul`un yakın bir zaman içinde çok şiddetli bir depremle karşı karşıya kalacağı, bu hususta ihtisas sahibi bilim adamlarınca ifade edilmektedir. Bazı yerleşim merkezlerinin jeolojik durumu ve zemin özellikleri ise, buralarda iskânın tehlikeler arz ettiğini ve afet riski altında bulunan bu yerleşim merkezlerinin bir an önce bulundukları yerlerde dönüştürülerek buralardaki iskânın yeniden düzenlenmesini ve hatta bunların başka yerlere nakledilmesini zarurî kılmaktadır." Olarak konulan,

Amaç maddesi;

"Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir." Olan,

6306 sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" 31 Mayıs 2012 tarih ve 28309 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanuna ilişkin olarak hem kanunun hazırlanma aşamasında hem de yürürlüğe girmesi sonrasında ortaya konulan eleştiriler temelde, kanunun genel gerekçesine ve amacına değil kent rantının sermayeye aktarımına hizmet edeceği yönündeydi. Aradan geçen 7 yıllık sürede çıkarılan ve imar barışı adı altında yapılan yeni düzenleme ve 6 Şubat 2019 tarihinde 21 vatandaşımıza mezar olan Kartal`daki çöken bina bu eleştirilerdeki haklılığı bir kez daha gözler önüne serdi.

Peki, bu geçen 7 yılda bu kanunla neler yapıldı? Bu çalışmada 6306 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi sonrası Bakanlar Kurulu Kararlarıyla Riskli Alan ilan edilen alanlar ile 5393 sayılı Belediye Kanununa dayanılarak yine Bakanlar Kurulu kararı ile kentsel dönüşüm-gelişim alanı ilan edilen alanlar sayısal olarak analiz edilmeye çalışılacaktır. Çalışmanın temel amacı, alanların niteliklerine ve bu alanların ilan edilmesi ve sonrasında bu alanlarda yaşanan süreçlere yönelik olarak yapılacak araştırma ve çalışmalara temel teşkil etmek üzere bir veri tabanı oluşturulmasıdır.

Alanının yaklaşık % 92`si deprem kuşağında yer alan, nüfusunun % 70`e yakınının 1. Ve 2. Derece deprem bölgelerinde yaşadığı bir ülkede, sağlıklı bir yerleşim sağlanması gerekçe ve amacıyla çıkarılan bir kanunun hem öncesi hem de sonrasında yaşanan süreçlerin araştırılması kanunun gerekçe ve amacına hizmet edip etmediğinin görülmesi açısından önemli olmasının yanı sıra amaç sapması yaşanmış ise bu sapmaların niteliklerinin belirlenmesi ve bu sapmaları engelleyecek düzeneklerin kurulmasının sağlanması açılarından da önem arz etmektedir.  

KENTSEL DÖNÜŞÜM VE GELİŞİM ALANI-RİSKLİ ALAN

Kentsel dönüşüm konusu ülkemizde özellikle 1999 Marmara ve Düzce depremlerinde yaşanan yıkımların da bir sonucu olarak görünür hale gelen kentleşme ve yerleşme sorunlarıyla, üzerinde en çok konuşulan ve tartışılan konulardan biri haline gelmiştir. Bununla birlikte Ülkemizde afet risklerinin azaltılması ya da afet sonrası yenilemeye dönük kentsel uygulamalar daha eski tarihlere dayanmaktadır. Örnek olarak 1509 İstanbul depremi sonrası İstanbul`da kent yenileme ve yeni imar düzenlemelerinin hayata geçmesi, yakın tarihimizde 1998 Ceyhan, 1995 Dinar, 1992 Erzincan, 1971 Bingöl, 1966 Varto depremlerinin ardından buraların aynı yerde yeniden inşa edilmeleri, 1975 Lice, 1970 Gediz, 1942 Erbaa, 1939 Erzincan-Dikili depremlerinin ardından bu yerlerin eski yerleşim yerlerinin yakınında yeniden inşası.

Türkiye`de kentleşme ve planlama pratiğine kent yenileme kavramının girişi 1970`li yıllara, planlamada uygulama aracı olarak kullanılmaya başlaması ise 1980`li yıllara denk düşmektedir.

Çalışmaya konu kentsel dönüşüm/riskli alan kavramları açısından bakıldığında;

Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı kavramı 03.07.2005 tarihli 5393 sayılı Belediye kanununun 73. Maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre, kentsel dönüşüm ve gelişim alanı: "kentin gelişimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatılar oluşturmak, deprem riskine karşı tedbirler almak veya kentin tarihî ve kültürel dokusunu korumak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri..." uygulanacak ve belediye meclis üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ilan edilen alanlar olarak tanımlanmıştır. 17.06.2010 T. Ve 5998 sayılı "Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" la tanım genişletilmiş ve "belediye, belediye meclis kararıyla, konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir." ve kanunun ilk halinde yer almayan kamu mülkiyeti ve kullanımındaki alanlara ilişkin olarak da , "... kamunun mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesi Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır." hükmü eklenmiştir. Ayrıca yine bu değişiklikle, " Kentsel dönüşüm ve gelişim alanları içinde yer alan eğitim ve sağlık alanları hariç kamuya ait gayrimenkuller harca esas değer üzerinden belediyelere devredilir." Hükmü kanuna eklenmiştir. 16.05.2012 tarihli 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 17. Maddesi ile de "yapılabilmesi Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır." ibaresi "yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır." şeklinde değiştirilmiştir.

Bu hükümler çerçevesinde çalışmaya konu Bakanlar Kurulu kararlarıyla ilan edilen kentsel dönüşüm ve gelişim alanlarına ait ortak olması gereken hususları şu şekilde özetlemek mümkündür; öncelikle bu alanlar kamu mülkiyetinde veya kullanımında olan yerler olmalıdır. İkinci olarak kanunda belirtilen niteliklerin biri veya birkaçına yönelik olarak yapılacak kentsel dönüşüm ve gelişim projelerinin uygulanacağı yerlerdir. Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilanında İlgili belediyenin talebi ve çevre ve şehircilik bakanlığının teklifi olması gerekir. Bu alanlarda, eğitim ve sağlık alanları hariç kamuya ait gayrimenkuller harca esas değer üzerinden belediyelere devredilir ve ilan edilen kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı sınırları içerisinde yer alan ve harca esas değer üzerinden belediyelere devredilen hazineye ait taşınmazlar, kentsel dönüşüm ve gelişim amacına yönelik imar planı ve uygulaması yapılmadan satılamaz.

Riskli alan kavramı ise 6306 sayılı kanunun 2. Maddesinin ç bendinde tanımlanmaktadır. Buna göre "Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alan"dır. Burada, İdare: Belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu sınırlar dışında il özel idarelerini, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerini ve Bakanlık tarafından yetkilendirilmesi hâlinde büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe belediyelerini, Bakanlık: Çevre ve Şehircilik Bakanlığını ifade etmektedir.

Bu tanım çerçevesinde çalışmaya konu Bakanlar Kurulu kararlarıyla ilan edilen riskli alanlara ait ortak olması gereken hususları şu şekilde özetlemek mümkündür; Öncelikle bu alanlar zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşımalıdır. Bakanlık veya İdare tarafından Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenmeli ve Bakanlık teklifi ile Bakanlar Kuruluna sunulmalıdır. İlan yapıldıktan sonra eğer varsa alandaki yapılaşma ve imar faaliyetleri durdurulmalı ve varsa mevcut yapılardan tahliye süreçleri başlatılmalıdır.   Alanda bir dönüşüm projesi yapılacaksa bu kapsamda gerçekleştirilecek iş ve işlemlere altlık oluşturmak üzere mevcut durum analizi ve altlık çalışmaları yapılmalıdır.

YÖNTEM

Bu çalışmada, kanunun yürürlüğe girmesi sonrasında Resmi Gazetede yer alan Bakanlar Kurulu Kararları, Resmi Gazete Tarihi, Bakanlar Kurulu Karar Tarihi, Çevre Şehircilik Bakanlığı Talep yazısı tarihi, ilan edilen şehir, kentsel dönüşüm/riskli alan dizgesinde derlenmiştir. Bu dizgenin, bu konuda çalışma yürütecek araştırmacılara yardımcı olacağı düşünülmüştür. Bununla birlikte bir alana ilişkin Çevre Şehircilik Bakanlığının talebi öncesinde yaşanan süreçlerin incelenmesi gerekliliği de gözden kaçırılmamalıdır.

Çalışmada, söz konusu tarih sonrası Resmi Gazetede yayınlanarak ilan edilen alanlara ilişkin olarak üretilen ve ek`te verilen tablolar üzerinde dağılımlar analiz edilmeye çalışılmıştır.

VERİLERİN ANALİZİ

GENEL

6306 sayılı yasanın 31 Mayıs 2012 de yürürlüğe girmesi sonrasında Bakanlar Kurulu tarafından bu konuda alınan ilk karar 5 Ağustos 2012`de son karar ise 7 Haziran 2018`de Resmi Gazete`de yayınlanmıştır.

Son kararın yayınlandığı Resmi Gazete`de yayınlanan 700 sayılı "Anayasa`da Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile yapılan düzenlemelerle Bakanlar Kurulu görevleri Cumhurbaşkanının görevleri arasına girmiştir. Bu nedenle bu tarihten 03 Mart 2019 tarihine kadar olan süre içerisindeki Cumhurbaşkanı kararları incelendiğinde Bakanlar Kurulunun bu konudaki son karar tarihi olan 7 Haziran 2018`den sonra bu kanun kapsamında Cumhurbaşkanı kararı ile sadece 10 Aralık 2018 tarihinde Kocaeli ili için alınmış bir riskli alan kararı bulunduğu görülmektedir. Bu süre içerisinde sadece bir karar alınmış olmasının olumlu-olumsuz değerlendirmesi bu konuda çalışma yapacakların elde edecekleri sonuçlara göre oluşacaktır.

İncelenen dönemde Bakanlar Kurulunun acele kamulaştırma ya da tahsis kararlarının yoğunluğu gibi Cumhurbaşkanlığı kararları içerisindeki acele kamulaştırma ve tahsis kararlarının yoğunluğu da dikkat çekicidir. Bununla birlikte 2018 Haziranından günümüze kadar geçen sürede bu kanun kapsamında bir karar alınmamış olmasını, Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin bir göstergesi olarak da değerlendirmek mümkündür.

Bakanlar Kurulunca bu süre içinde 316 alan kentsel dönüşüm/riskli alan ilan edilmiştir. Bunların % 38`ini oluşturan 121 alan kentsel dönüşüm alanı iken % 72 sini oluşturan 195 alan riskli alan olarak ilan edilmiştir.

Bu sayılara Yargı kararlarıyla iptal edilen Bakanlar Kurulu kararları ile ilan edilen alanlar için tekrar alınan Bakanlar Kurulu Kararlarının yanısıra ilan edilen alanlara ilaveler yapılan Bakanlar Kurulu Kararları da dahildir. Söz konusu alanlara ilişkin yaşanan süreçlerin incelenmesi de ayrı bir araştırmanın konusu olabilecek niteliktedir.

TÜRKİYE SATHINDA DAĞILIM

Bakanlar Kurulu tarafından 55 ilde kentsel dönüşüm/riskli alan kararı verilmiştir.

Artvin, Bilecik, Bitlis, Çanakkale, İçel, Kars, Kastamonu, Kırklareli, Kırşehir, Muğla, Nevşehir, Rize, Siirt, Sinop, Tekirdağ, Tunceli, Zonguldak, Bayburt, Kırıkkale, Batman, Bartın, Ardahan, Iğdır, Karabük, Kilis, Yozgat illerine ait bu konuda bir karar bulunmamaktadır. Bu illerin yüzölçümü ülke yüzölçümünün % 22`sini, nüfusları ise ülke nüfusunun % 14`ünü oluşturmaktadır. Bu 26 ilden 19`u 1. Ve 2. Derece deprem bölgesinde bulunmaktadır.

Bakanlar kurulu tarafından kentsel dönüşüm/riskli alan kararı verilmiş 55 ilin 27`sinde kentsel dönüşüm kararı bulunmamaktadır. Bu 27 il Adıyaman, Afyon, Aksaray, Amasya, Aydın, Bingöl, Bolu, Burdur, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzincan, Eskişehir, Giresun, Hakkari, Hatay, Isparta, Manisa, Mardin, Niğde, Ordu, Sivas, Şırnak, Tokat, Uşak ve Yalova`dır. Bu illerin yüzölçümü ülke yüzölçümünün % 34`ünü, nüfusu da ülke nüfusunun % 24`ünü oluşturmaktadır.

Hakkında her hangi bir karar bulunmayan illerle birlikte düşünüldüğünde ülke yüzölçümünün % 56`sını, ülke nüfusunun da % 38`ini ve toplam il sayısının % 65`ini oluşturan 53 ilde 6306 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi sonrasında kentsel dönüşüm alanı ilan kararı bulunmamaktadır.

Bakanlar kurulu tarafından kentsel dönüşüm/riskli alan kararı verilmiş 55 ilin, tümü 1. Ve 2. Derece deprem bölgesinde bulunan Balıkesir, Düzce, Malatya, Muş ve Osmaniye illerinde riskli alan kararı bulunmamaktadır. 1. Ve 2. Derece deprem bölgesinde olmasına karşın riskli alan kararı bulunmayan il sayısı ülke ölçeğinde düşünüldüğünde bu 5 ille birlikte 24`tür. Temel vurgusu deprem olan bir kanun kapsamında 1. Ve 2. Derece deprem bölgelerinde yer alan bu yoğunluktaki ilde riskli alan kararı bulunmaması dikkat çekicidir.

Kentsel dönüşüm/riskli alan kararı bulunan 55 ilin karar sayıları dağılımı incelendiğinde 5 ilin toplam karar sayısının % 46`sına sahip olduğu görülmektedir. Bu iller sırasıyla 59 kararla (% 19) İstanbul, 41 kararla (% 13) Ankara, 20 kararla (% 6) G.Antep, 14`er kararla (% 4) İzmir ve Kayseridir.

Riskli alan kararı sayısı açısından riskli alan kararı bulunan 50 ilin toplam riskli alan karar sayılarının % 48.2`sini oluşturan 5 ilin dağılımı şu şekildedir. 57 kararla (% 29) İstanbul, 16 kararla (% 8) Ankara, 8 kararla (% 4) Adana, 7`şer kararla (% 3.6) İzmir ve Kocaeli.

Kentsel dönüşüm kararı bulunan 28 ilin kentsel dönüşüm karar sayılarının % 60`ına sahip il sayısı 6`dır. Bunlar sırasıyla, 25 kararla (% 21) Ankara, 15 kararla (% 12) G.Antep, 10 kararla (%8) Ş.Urfa, 9 kararla (% 7) Kayseri ve 7`şer kararla (% 6) İzmir ve Samsun`dur.

Bakanlar Kurulunca bu kanun kapsamında kentsel dönüşüm/riskli alan ilanlarının ülke sathına dağılımı genel olarak değerlendirildiğinde bu kararların bütüncül bir planlamanın sonucu olmadığı görülmektedir.   

ZAMANSAL DAĞILIM

Kanunun yürürlüğe girdiği yıl olan 2012 yılında 7 aylık süre içerisinde, konu ile ilgili Bakanlar Kurulu toplam karar sayısının % 6`sını oluşturan 20 karar alınmıştır. Bu kararlar, kentsel dönüşüm/riskli alan kararı bulunan 55 ilden 8`ine aittir. Bu yılda alınan 20 kararın % 35`ini oluşturan 7 karar İzmir iline, % 25`ini oluşturan 5 karar Kocaeli iline, % 15`ini oluşturan 3 karar İstanbul iline aittir.

İzleyen yıllar için kentsel dönüşüm/riskli alan karar sayıları ve toplam içindeki %leri sırasıyla 2013 yılında 117 ve % 37, 2014 yılında 13 ve % 4, 2015 yılında 48 ve % 15, 2016 yılında 41 ve % 13, 2017 yılında 49 ve % 16,  2018 yılında 28 ve % 9`dur.

2012 yılına ait kentsel dönüşüm karar sayısı 15`dir ve bu toplam kentsel dönüşüm kararlarının % 12`sini oluşturmaktadır. Bu yıl 6 ile ait olan kentsel dönüşüm kararlarının  % 40`ını oluşturan 6 karar İzmir iline, % 33`ünü oluşturan 5 karar Kocaeli iline aittir.

Kentsel dönüşüm kararlarının yıllara göre sayısı ve toplam kentsel dönüşüm kararları içerisindeki oranı sırasıyla 2013 yılında 19 % 16, 2014 yılında 9 % 7, 2015 yılında 23 % 19, 2016 yılında 19 % 16, 2017 yılında 22 % 18 ve 2018 yılında 14 % 12`dir.

Riskli alan kararlarının % 2`sini oluşturan 5 karar 2012 yılına aittir. Bu kararların 3`ü İstanbul iline, 1`er adedi İzmir ve Diyarbakır illerine aittir.

Riskli alan kararlarının yıllara göre sayısı ve toplam riskli alan kararları içerisindeki oranı sırasıyla 2013 yılında 98 % 50, 2014 yılında 4 % 2, 2015 yılında 25 % 13, 2016 yılında 22 % 11, 2017 yılında 27 %  14 ve 2018 yılında 14 % 7`dir.

Riskli alan kararları içerisinde en yüksek paya (% 29) sahip İstanbul ili ve kentsel dönüşüm kararları içerisinde en yüksek paya (% 21) sahip Ankara iline ait kararların zamansal dağılımı incelendiğinde;

İstanbul ili için alınan toplam 57 riskli alan kararının  % 5`ini oluşturan 3 kararın 2012 yılında alındığı görülmektedir. İstanbul ili için 2013 yılında 24 (% 42), 2015 yılında 5 (%9), 2016 yılında 10 (% 18), 2017 yılında 7 (% 12) ve 2018 yılında 8 (% 14) riskli alan kararı alınmıştır.

Ankara ili için alınan 25 kentsel dönüşüm alanı kararının % 12`sini oluşturan 3 karar 2013 yılında alınmıştır. Ankara ili için 2015 yılında 8 (% 32), 2016 yılında 4 (% 16), 2017 yılında 7 (% 28) ve 2018 yılında 3 (% 12) kentsel dönüşüm alan kararı alınmıştır.

Bakanlar Kurulunca bu kanun kapsamında kentsel dönüşüm/riskli alan ilanlarının zamansal dağılımı genel olarak değerlendirildiğinde, özellikle riskli alan kararlarının dağılımını anlamlandırmak, kanunun amacı ve riskli alan tanımı göz önüne alındığında mümkün görülmemektedir. Riskli alanların 2012-2013 yılında % 52`si ilan edilmiş ve % 48`i de izleyen yıllara yayılmıştır. Riskli alan tanımı gereği bir önem sıralamasına tabi tutulamaz. Bu şekilde bir dağılımı yaratan olgu kentsel alanlara ilişkin bir risk envanteri bulunmadığıyla açıklanabilir. Ancak böylesi bir nedenin kabul edilebilirliği de bulunmamaktadır. Çünkü bu konular üzerinde bilgisi ve çalışmaları bulunan kamu kurumları vardır ve böylesi bir kanununun uygulama öncesinde tüm ilgili kamu kurumlarının koordinasyonuyla bu çalışmanın tamamlanması gerekir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 81 il valiliğine gönderdiği, 3 ay içinde en riskli alanların Bakanlığa bildirilmesini isteyen 19 Şubat 2019 tarihli genelgesi, bu tür bir çalışma olmadan günübirlik kararlarla kanunun uygulandığını ortaya koymaktadır.

SÜREÇ-SÜRE DAĞILIMI

6306 sayılı kanuna göre riskli alan ilanı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ve İdarelerin belirlediği alanların Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunun onayı ile belirlenmektedir.

 5393 sayılı Belediye kanununa göre kentsel dönüşüm ve gelişim alanları belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile ilan edilmektedir. Kamu mülkiyetinde veya kullanımında olan alanlarda ise 6306 sayılı kanunda olduğu gibi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi ile Bakanlar Kurulunca kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilmektedir.

Bakanlar Kurulu kararlarına konu hem kentsel dönüşüm gelişim alanı ilanı hem de riskli alan ilanı kararları, öncesindeki ve sonrasındaki süreçler farklılık gösterse de temel olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca talebi, bu talebe göre Bakanlar Kurulunca Karar alınması ve bu kararın Resmi Gazete`de yayınlanması süreçlerinde ortaklaşmaktadır ve Bakanlar Kurulu Kararları Resmi Gazete`de yayınlanması sonrası yürürlüğe girmektedir.   

Bu nedenle bu çalışmada ortak olan süreçler için geçen zamanlar gün bazında analiz edilmeye çalışılmıştır. Her ne kadar ilana konu alanın konumu, büyüklüğü v.b. hususların, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı talebi ile Bakanlar Kurulu Kararı arasındaki geçen süreleri etkileyebilecek nitelikte olabileceği kabul edilse dahi ortalama süreler arasında anlamlı farkların ve sapmaların olması halinde bu sapmaların olduğu alanlar için daha detaylı çalışmaların yapılması yararlı olacaktır.

6306 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 31 Mayıs 2012 den sonra Bakanlar Kurulunca alınan kentsel dönüşüm/riskli alan kararlarına ilişkin süreçlerin (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı talebi, Bakanlar Kurulu Kararı, Resmi Gazete yayını) ortalama 51 günde tamamlandığı görülmektedir. Bu 51 günün 20 günü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı talebi sonrası Bakanlar Kurulunca karar alınmasına kadar geçen süreyi içermektedir. 31 günlük süre ise kararın alınması ile resmi gazetede yayınlanması arasında geçen süredir.

Ortalama süreler açısından kentsel dönüşüm kararları ve riskli alan kararları arasında farklılıklar bulunmaktadır. Kentsel dönüşüm kararlarına ilişkin süreçler ortalama 55 günde tamamlanırken riskli alan kararlarına ilişkin süreç ortalama 48 günde tamamlanmıştır. Her iki karar türünde de Bakanlar Kurulu Kararı ve Resmi Gazete yayını arasındaki süre aynı iken farkı yaratan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı talebi ile Bakanlar Kurulu Kararı arasında geçen süredir. Kentsel dönüşüm kararları için bu süre ortalama 24 günken riskli alan kararları için ortalama 17 gündür.

Yıllar itibari ile bakıldığında ortalama süreler açısından Genel seçimlere denk düşen 2015 ve sistem değişimini de içeren cumhurbaşkanlığı seçimine denk düşen 2018 yıllarında ortalamayı etkileyen şekilde sapmalar olduğu görülmektedir. 2015 yılında karar süreçleri ortalama 75, 2018`de 67 günde tamamlanmıştır. 2015 yılında ortalama süreyi etkileyen kentsel dönüşüm kararlarına ilişkin kararlardır. Bu kararlara ilişkin süreçler ortalama 87 günde tamamlanmış ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı talebi ile Bakanlar Kurulu kararı arasında geçen ortalama süre 63 gün olmuştur.  2018 yılında ise ortalama süreyi riskli alan kararlarına ilişkin süreçler etkilemiştir. Bu kararlara ilişkin süreçler ortalama 79 günde tamamlanmış ve Bakanlar Kurulu kararı ile resmi gazete yayınlanması arasında geçen süre ortalama 57 gün olmuştur.

Karar süreçlerinin en kısa ve uzun süreleri incelendiğinde kentsel dönüşüm kararlarının en kısa 12 günde, en uzun 151 günde tamamlandığı görülürken bu süreler riskli alan kararları için sırasıyla 4 ve 218 gündür.  Çevre Şehircilik Bakanlığının talebi ile aynı gün içinde alınmış hem kentsel dönüşüm hem de riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararları varken, bu süreci 143 günde tamamlayan kentsel dönüşüm/riskli alan ilan kararları da bulunmaktadır. Aynı durum Bakanlar Kurulu Kararı ve Resmi Gazetede yayınlanması arasında geçen süreler için de geçerlidir. Bu konuda Bakanlar Kurulu ile aynı gün içinde resmi gazetede yayınlanan riskli alan kararları varken, bu süre 95 güne ulaşan riskli alan kararları da bulunmaktadır. Kentsel dönüşüm kararları için ise bu süreler en az 7 gün, en çok 106 gün almıştır.

Hem ortalama süreler hem de en kısa-en uzun süreler birlikte değerlendirildiğinde süreler açısından süreçlerin tamamlanmasında oldukça büyük farkların ve sapmaların olduğu görülmektedir.  

Kentsel dönüşüm/riskli alan kararları için 51 gün olan ortalama sürenin üzerinde süreye sahip karar sayısı 106`dır ve bu toplam karar sayısının % 34`ünü oluşturmaktadır. Bu 106 kararın % 22`sini oluşturan 23 kararın oluşum süresi 90 gün ve üzerindedir.

Riskli alan kararlarının oluşum süresi olan ortalama 48 günlük sürenin üzerinde süreye sahip 73 karar bulunmaktadır ve bu kararlar toplam riskli alan kararlarının % 37`sini oluşturmaktadır. Oluşum süresi ortalama oluşum süresinin üzerinde olan kararların % 10`unu oluşturan 7 kararın oluşum süresi 90 gün ve üzerindedir.

Aynı şekilde kentsel dönüşüm kararlarının ortalama oluşum süresi olan 55 günün üzerinde oluşum süresine sahip 35 karar bulunmaktadır ve bu kararlar kentsel dönüşüm kararlarının % 29`unu oluşturmaktadır. Bu kararların % 46`sı (16) 90 gün ve üzerinde bir sürede oluşmuştur.

Sadece Bakanların imzası ve Resmi Gazete`de yayınlanması için gereken süre ile oluşan süreç açısından bakıldığında ortaya çıkan tablo da dikkat çekicidir.

Buna göre;  kararların Bakanlar Kurulunca alındıktan sonra Resmi Gazetede yayınlanması arasında geçen ortalama 31 gün üzerinde süreye sahip 74`ü riskli alan kararı, 55`i kentsel dönüşüm kararı olmak üzere toplam 129 karar bulunmaktadır. Bu kararlar riskli alan kararlarının % 38`ini, kentsel dönüşüm kararlarının % 45`ini ve toplam kararların % 41`ini oluşturmaktadır.  Bu kararların % 16`sını da Bakanlar Kurulu Kararı ve Resmi Gazetede yayınlanması arasında geçen süresi 60 gün ve üzerinde olan kararlar oluşturmaktadır.

SONUÇ YERİNE

6 Şubat 2019 tarihinde İstanbul Kartal`da bir bina çöktü. Çöken binanın altında 21 vatandaşımız can verdi.  19 Şubat 2019 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 81 il valiliğine bir genelge yayınlayarak, en riskli alanların 3 ay içinde Bakanlığa bildirilmesini istedi.

Bu iki olay dahi, 7 yıldır yürürlükte olan 6306 sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun"un bu süre içerisinde, kanunun gerekçe ve amacına uygun kullanılmadığının, plansızlığının, günü birlik farklı çıkarlara hizmet ettiğinin yeterli kanıtı ve itirafıdır.

Gerekçesine ve amacına uygun kullanılmadığına, amaca uygun planlaması bulunmadığına, günübirlik çıkarlara hizmet ettiğine dair somut kanıtı ve bu konuda sorumlularının somut itirafı olan her kanuna ilişkin, yürürlükte olduğu süre içerisindeki tüm iş ve işlemlerin araştırılması, soruşturulması, yanlışların ortaya çıkarılması, bu tür sapmaların önlenmesi açısından bir gereklilikten öte bir görev ve sorumluluktur. 

6306 sayılı kanun gibi, bir kanunun insan hayatını birebir etkileyen bir alana yönelik olması konunun ciddiyetini katbekat arttırmaktadır.

Bu çalışma, Bakanlar Kurulunca 6306 sayılı kanuna bağlı olarak ilan edilen riskli alanların ve 5933 sayılı kanuna bağlı olarak ilan edilen kentsel dönüşüm ve gelişim alanlarının hem yer seçimi hem de işletilen süreçler açısından birçok noktada araştırılması ve soruşturulmasının gerekliliğini işaret etmektedir.

Bu görev elbette ki öncelikli olarak, bu süre içerisinde bu kanunlara bağlı olarak yapılan iş ve işlemlerin bilgi ve belgelerine ulaşma yetkisi olanların sorumluluğundadır. Bununla birlikte, bir kanunla yapılmak istenen ve yapılanlara yönelik olarak "Neden?, Nasıl?" sorularını sormak ve bunlara yanıt aramak da her vatandaşın hem görevi hem de hakkıdır.

Yazının içerdiği tablolar için tıklayınız.

 



TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası