KAMUYA PERSONEL ALINMAYACAKSA KPSS NE İÇİN?

Bir ülkenin teknik eleman ihtiyacı, ekonomik ve politik altyapısı ve bu ilişkilerin belirlediği üstyapı ilişkileriyle doğrudan ilgili olduğu halde kamusal çözümler üretilmesi gereken birçok alanın özelleştiği, taşeronlaşmanın her alanın derinine kadar nüfuz ettiği koşullarda mühendis, mimar ve şehir plancıların bilim ve tekniği üreten, uygulayan konumdan çıkarak hayatını idame ettirebilmek için piyasanın acımasız koşullarında eriyen bir hale dönüşmesi kaçınılmaz olmaktadır.

Eklenme Tarihi: 19/11/2019


İnşaat Mühendisleri Ankara Şubesi Yönetim Kurulu tarafından kamu kurum ve kuruluşlarında "mühendis istihdamı düşüşü" ile ilgili bir basın açıklaması yayımlandı.

Açıklamada, "Bir ülkenin teknik eleman ihtiyacı, ekonomik ve politik altyapısı ve bu ilişkilerin belirlediği üstyapı ilişkileriyle doğrudan ilgili olduğu halde kamusal çözümler üretilmesi gereken birçok alanın özelleştiği, taşeronlaşmanın her alanın derinine kadar nüfuz ettiği koşullarda mühendis, mimar ve şehir plancıların bilim ve tekniği üreten, uygulayan konumdan çıkarak hayatını idame ettirebilmek için piyasanın acımasız koşullarında eriyen bir hale dönüşmesi kaçınılmaz olmaktadır," denildi.

Açıklamanın tamamı:

Makina Mühendisleri Odasınca Nisan 2019`da yayınlanan "Sanayinin Sorunları ve Analizleri" broşürlerinin 48`incisinde, "Genelde sanayi çalışanları için geçerli olan ücretlerde erime ve işsizlik sorunu, mühendisleri de kapsamaktadır. TÜİK verilerine göre mühendisler arasında işsizlik oranı 2018`de yüzde 10`un üstüne çıkmış ve işsiz mühendis sayısı 2017`ye göre 18 bin artarak 91 bine çıkmıştır," saptaması yapılmaktadır. İşsizlik oran ve sayıları 2019 yılında da artarak devam etmiştir.

Kamu istihdamında yaşanan daralmanın ise 2012-2018 verileri incelendiğinde dramatik boyutlarda olduğu görülmektedir. 2012 yılında 24.800 olan, kamuda "Merkezi yerleştirmelerde ilan edilen kadro ve pozisyon sayısı" 2018 yılında 3.200`e düşmüştür. Bu sayılar mühendislerin de içerisinde yer aldığı teknik hizmetler sınıfı için 2012 yılında 4.200, 2019 yılı için 550 olarak gerçekleşmiştir. Bu açıdan bakıldığında kamuda istihdam % 87 azalmıştır.

Kamuda istihdam daralmasının son yıllarda dile getirilen ekonomik krizle açıklanması eksik bir değerlendirme olacaktır. 2012-2018 yılı verileri incelendiğinde kamuda istihdamın ekonomik krizin "konuşulmadığı" dönemlerde de düştüğü veya nüfusa oranla artmadığı görülmekte, sürekli bir daralmayı işaret etmektedir. Bu nedenle kamuda istihdam daralmasının temel nedeni olarak "özelleştirme uygulamalarını" işaret etmek yanlış bir yaklaşım olmayacaktır.

Şubemizin bu konuda yürüttüğü çalışma kapsamında birçok kamu kurumundan; 2019 yılı içerisinde istihdam edilen ve istihdam edilmesi planlanan inşaat mühendisi sayısı hakkında bilgi talep edilmiştir. Devlet Personel Başkanlığından ise 2019 yılı içerisinde kamu kurum ve kuruluşlarına ataması yapılan ve atama yapılması planlanan inşaat mühendisi sayısı hakkında bilgi talep edilmiştir.

Kamu kurumları verdiği cevaplarda, 2019 yılında istihdam edilecek inşaat mühendisleri hakkında çalışmalarının devam ettiğini belirtmişlerdir. Devlet Personel Başkanlığı ise, 2019 yılı için istihdam edilen ve istihdam edilmesi planlanan inşaat mühendisi sayısı konusunda bir çalışma yapmadığını bildirmiş, memur statüsünde 61491, sözleşmeli personel statüsünde 15919, işçi statüsünde 1582 olmak üzere toplam 78992 personelin "mühendis" unvanı ile kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edildiğini belirtmiştir.

Bu yazışmalardan anlaşılan ise, son yıllarda çarpıcı boyutlara ulaşan kamu kurum ve kuruluşlarında "mühendis istihdamı düşüşünün" devam edeceğidir.

Kriz koşulları ve istihdam problemlerinin gölgesinde, mimar, mühendis ve şehir plancılarının temel bir zorlukla daha baş etmeleri gerekmektedir. Bu zorluğun adı KPSS`dir. Kamuda teknik eleman olarak istihdam edilebilmek için belirlenen bu sınava girip başarılı olmak da maalesef yeterli bir kriter değildir, çoğu durumda sonuç mülakatlarla belirlenmektedir. Mülakatlarda, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi tedrisatına hakimlik, doğum yeri, ailenin siyasi görüşleri, ikamet edilen mahalle veya sosyal medya paylaşımları adayın teknik eleman olarak kamuda istihdamı için uygun olup olmadığınızı belirleyebilmektedir.

Merkezi atama taban puanları öncesinde yayımlanan tercih kılavuzuna göre 2016/2 atamalarında inşaat mühendisleri 189 kadroya başvuru yapabilme hakkına sahip olmuştur. İnşaat Mühendislerinin tercih edebilecekleri bu kadroların 145`i 4001 kodu ile yani, herhangi bir lisans programından mezun olma şartı arayan kod ile atama yapılan kadrolar olduğunu belirtmek gerekir. 2016/2 atamalarında sadece İnşaat Mühendisliği bölümünü içeren kadro sayısı 44`tür. Bu değerler sırasıyla 2017/1 döneminde 296, 47, 2017/2 döneminde 104, 15, 2018/1 döneminde 25, 11, 2018/2 döneminde 167, 47, 2019/1 döneminde 90, 11 olarak gerçekleşmiştir. Sadece inşaat mühendislerinin başvuru yapabildiği kadro sayısı incelenen dönemde 175`de kalmıştır. 2019 yılında İSKİ, Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kurumların kendi açtığı ilanla yaptığı alım sayısı da 149 olarak tespit edilmiştir. Bu tablo göstermektedir ki her yıl 10 binin üzerinde yeni mezun veren inşaat mühendisleri için kamu, artık bir istihdam yeri olmaktan çıkmıştır.

Bir ülkenin teknik eleman ihtiyacı, ekonomik ve politik altyapısı ve bu ilişkilerin belirlediği üstyapı ilişkileriyle doğrudan ilgili olduğu halde kamusal çözümler üretilmesi gereken birçok alanın özelleştiği, taşeronlaşmanın her alanın derinine kadar nüfuz ettiği koşullarda mühendis, mimar ve şehir plancıların bilim ve tekniği üreten, uygulayan konumdan çıkarak hayatını idame ettirebilmek için piyasanın acımasız koşullarında eriyen bir hale dönüşmesi kaçınılmaz olmaktadır.

Yakın zamanda gerçekleşen bir örneğe bakacak olursak, bilindiği gibi kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan yapıların denetimine ilişkin fenni mesuliyet "kamu kurum ve kuruluşlarının mimar ve mühendislerince" üstlenilmekteydi. Ancak, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde yapılan bir değişikle bahse konu fenni mesuliyet görevinin hizmet alınarak yapılmasının önü açılmıştır. Böylelikle, kamu kurum ve kuruluşları kendi yapılarının proje ve uygulama işlerine ek olarak asli görevi olması gereken denetim, kontrollük işlerini de özel firmalara yaptırabilecektir. Bu örnek, özelleştirme anlayışının geldiği noktayı ortaya koymaktadır.

Teknik elemanların emeği, yeteneği ve uzmanlığı çerçevesinde istihdam edildiği, mülakat süreçlerinin şeffaf ve adaletli ilerlediği, güvencesizliğin esaretinin bilimi ve tekniği askıya almaya zorlamadığı bir süreci yaratmak tabii ki en başta bu sorunları yaratan sistemin ve sistemin devamını sağlayan mekanizmaların tümünün problemidir. Fakat bütün bir tarih göstermektedir ki; emek cephesinin hangi kesimi olursa olsun kendi aidiyetleriyle kolektif bir çaba içerisine girmediği sürece mesleki ve insani kazanımların tümü yok sayılmaya devam edecektir. Bugün gerekli olan ise teknik elemanların tamamını da bu aidiyet ve mesleki hattını emek cephesinin bütününün kazanımlarıyla kavuşturma çabalarının örülmesidir.

İMO Ankara Şubesi

Yönetim Kurulu

 

 



TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası